Troller

Devam eden pandemi süreci sosyal hayatımızı durma noktasına getirmişken, kışın gelmiş olması ile bisiklet antrenmanlarımızı evlerimizde yapmaya başladık. Tüm şartlar roller ve trainer hakkındaki düşüncelerimi hicvederek anlatmam için müsait görünüyor. Teşekkürler. 


Rollerı tercih etmemdeki sebeplerin başında, Çağrı’nın “o bayağı zorlayabilir ciddi denge ister” şeklindeki telkinini önce kismi gurur yapıp akabinde “ne kadar zor olabilir ki” diye iç sesimle verdiğim yanıt geliyor. İkinci sebep ise olduğun yerde pedal çevirmenin bir yerden sonra işin keyfini kaçırıp işi benim için daha mekanik hale getirmesiydi. Kondisyon bisikletine binecek olsam spor salonuna giderdim (kimse alınmasın).

Zayıf yönlerimizin üzerine ne kadar gidersek bir yerden sonra güçlendiğini görebiliriz. Dış mekan sürüşlerimde bisiklet üzerinde sorun yaşamazken roller üzerinde işin rengi bir miktar değişmişti. Dengeyi kaybetme korkusu gidon ile aramda kopmaz bir bağ oluşturmuştu. İlk denemelerimde, bırakın dengede kalmayı, tutunduğum balkon korkuluğu ve istemsizce dönen pedalların beraberinde getirdiği saçma görüntüler ile mahallede balkonlarından beni izleyen bir kitle yarattım. Hatırlamak dahi istemiyorum.

Pedal çevirmemle hareket eden silindirlerin üzerinde kalmak bu kadar zor olmamalıydı. Bir ara “satsam kaça gider” düşüncesiyle sahibindene baktığımda satılık rollerın trainera göre daha fazla olması ile yediğim ikinci tokatla antrenmanlarıma geri döndüm. Kaldığım yerden çevirmeye devam ederken yavaş yavaş destek aldığım korkuluklarla temas ettiğim alanı daraltmaya başladım. En son parmağımla temas ederken aniden parmağımın kaymasıyla temassız halde roller üzerinde bir süre yalpalayarak sonra da gider halde buldum kendimi (arka planda çalan müziğin sesi yükseldi), 10 saniye kadar (müziğin sesi azaldı).

Başlangıçta çok uzun süreli olmasa da yaptığım fazladan mesai bana roller üzerinde dengede kaldığım sürenin uzaması olarak geri döndü. Önceleri saatte 20-25 km/s derken 32 km/s ile gider hale geldim. Tabii bahsettiğim süreç o silindirler üzerinde geçirdiğim 100 km’nin akabinde oluştu. Rollera adapte olurken öncelikle bunu bir kapı aralığında yapmanız, omuzlarınızla kapının kenarlarından alacağınız destek ile size büyük avantaj sağlayacağı gibi saçma düşüşleriniz ile sakatlanma riskinizi de azaltacaktır. Roller üzerinde bisikletinizin dengeli bir şekilde durabilmesi için öndeki silindirin tekerleğinizi ortalaması gerekiyor. Silindirin arkasında kalan tekerleğiniz, ağırlık merkezinizin önde kalmasına ve beraberinde omuz ve el ağrılarınıza sebep olacaktır. Bu sebeple ortaladığınızdan emin olun.

Üzerinde dengede kalabilmeniz için, dışarıda yaptığınız gibi pedal çevirmeniz, konsantrasyonunuzu yitirmemeniz ve ayrıca gidon yerine 1-2 metre ileriye bakmanız da gerekiyor. Dikkatimin dağıldığı her an, yere düşmemek için tutunduğum korkuluklar ile son buldu. Gidona ağırlığı fazla vermemek, dengeli şekilde pedal çevirmek, ileriye bakmak öncelikle uyulması gerekenler arasında. Roller önce sabır, sonra emek ister. Akabinde dengenizin üst seviyeye çıkacağından şüpheniz olmasın. Şayet roller üzerinde pedal çevirirken kafesinden suluğu alıp su içebilirseniz, dengeniz üst seviyeye gelmiş demektir. Su içme kısmı şu açıdan önemli; evde antrenman yaparken dışarıdaki gibi rüzgar ile direkt temasımız olmadığından daha kısa sürede terliyoruz ve su tüketmemiz gereken periyot kısalıyor. Antrenmanın hedefine ulaşması açısından bisiklet üzerinden inmeden su içebilecek dengeyi sağlamamız gerekiyor.
Her ne kadar üzerindeyken su içebilecek seviyeye gelemesem de kendisiyle aramız oldukça iyi. Sabrı, denge sorunu ve ortamı müsait olanlara tavsiye ederim.

Diğer taraftan trainer ile antrenman yapmanın performansınızı üst seviyeye çıkarmanız için çok daha iyi bir seçenek olduğunu da unutmamanızı tavsiye ederim. Zira yaptığınız antrenmanın tüm verilerini smart özellikli trainer ile izlemeniz ayrıca zwift gibi uygulamalar ile işi daha keyifli hale getirmeniz de mümkün. Ayrıca Çağrı ile yaptığımız alttaki videoda kafanıza takılan soruların yanıtlarını almanız da muhtemel. Konu ile alakalı yorumlarınızı bu yazının altında bizimle paylaşabileceğiniz gibi kanalımıza yapacağınız üyelik ile verdiğimiz emeğin karşılığını bize alenen hissettirmiş olacaksınız.

https://youtu.be/vIHIG1oE2uw

Hangisiyle Antrenman Yapmalıyız? Roller vs Trainer

Evde antrenman yaparken kullanılan iki önemli aletin artı ve eksi yönlerini, kişisel deneyimlerimizi de ekleyerek masaya yatırdık.

Bisikletçi Şapkaları

Geçen yaz uzun olan saçlarımdan ötürü, teri gözlerimden uzak tutacak bir ekipman arayışına girmiştim. Bisikletçi şapkalarıyla tanışmam da bu şekilde oldu.

Şapkalar genel olarak kafamızı dış etkenlerden korur. Örneğin, yağmurlu bir havada gelen suyun alından göze akmasını engeller ya da güneşli bir günde sert güneş ışınlarının etkisini azaltır.

Her ne kadar ülke topraklarında şapkanın önü havaya kalktığında Türk sinemasının unutulmaz sanatçısı Feridun Karakaya‘nın canlandırdığı Cilalı İbo karakterine benzetiliyor olsak da bu şapkalar bizim naçizane küçük bir tacımız. Aynı zamanda sivilken bile zevkle kullanabileceğimiz özgün bir aksesuar.

Kullanmaya başladıktan sonra en çok, saçımı daha düzgün tutmasını ve kaskı çıkartırken kaskın kenarına sıkışan saçlarımın yolunmasını engellemesini sevdim.

Bunların ince bir yapısı var ve  tepe noktaları beyzbol şapkalarına göre daha esnek. Şapkanın arka kısmı da elastik bir malzemeden yapılır. Bu yapısı sayesinde beyzbol şapkaları gibi bol durmaz ve kafanızın şeklini tam olarak alır.

Bisikletçi-şapkaları
Şapkalar ilkbahar, sonbahar ve yaz mevsiminde rahat kullanım için farklı kumaşlar ile üretiliyor. Ama bazı markaların kış mevsimi için de ürettiği, kulakları kaplayan termal modelleri mevcut.

Şapkaların vizör kısımları oldukça önemli. Bu kısım beyzbol şapkalarından farklı olarak aşağı ya da yukarı kalkık şekilde kullanılabiliyor. Bu vizör ufak bir çatı görevi görerek yağmur damlalarından ya da güneş ışınlarından gözlerinizi koruyor.

Bisikletçi-şapkaları-1
Aerodinamik artısı için hareket halindeyken şapkanın aşağı olarak kullanımı daha uygun olsa da profesyonel bisikletçiler içinde de Sylvian Chavanel, Bradley Wiggins ve Philippe Gilbert gibi isimler sürüş esnasında şapka vizörünü yukarı doğru kullanmayı tercih ediyor. Açıkçası ben de görüntüsü hoşuma gittiği için, çoğu zaman şapka vizörümü yukarı doğru kalkık olarak kullanıyorum.

Maalesef ülkemizde çok fazla çeşit bulmak mümkün değil. Yeniköy Sedona mağazasında, Santini markasının birkaç modeli mevcut. Kişiye özel kadro üreticisi Yasin Bingöl (Soulrider) de kendi tasarımı olan bisikletçi şapkalarını satıyor ve bunların tasarımları oldukça hoş. Daha fazla çeşit için yine yurt dışı sitelerine yönelmek zorunda kalıyoruz.

Toplu Taşıma ve Bisiklet 

İstanbul’da bisiklet kullanımı gündelik hayatın bir parçası haline getirilmek isteniyor. Bunun için İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bisiklet taşıma aparatlı otobüsleri kullanıma sundu. Bu hizmet özellikle bisikleti işe gidip gelirken bir ulaşım aracı olarak kullananlara büyük kolaylık sağladı.

Genelde bu otobüsleri kullanan şoförlerin bu aparatlarla ilgili eğitimleri var. Fakat bu aparatların ancak bazı hatlarda kullanılması ve o hatlardaki birkaç otobüste olması sebebiyle kullanmak isterken zorluk yaşanabiliyor. Otobüslerin sefer sayıları yeterli olmasa da, mevcut sefer saatlerini dikkate alıp kullanabilirsiniz. Üstelik kullanımları da oldukça kolay. Bisiklet taşıma aparatının yukarısındaki siyah mandalı sola çevirip aparatı aşağı indirdiğinizde bisikletinizi rahatlıkla bağlayabilirsiniz.

Bu aparatlı otobüslerde gün boyu bisikletiniz için ek ücret ödemeden seyahat edebilirsiniz. Şu anda kullanılan otobüs hatları ve sefer bilgileri ise şöyledir:

Anadolu yakasında 13M, 17S133T;
Avrupa yakasında 22RE150151, 152EL2 otobüslerinde bisiklet taşıma aparatı bulunan otobüs seferleri düzenlenmektedir. Seferlerin saat bilgisi için hattın üzerine tıklayınız 🙂 Dileğimiz bu hatların ve sefer sayılarının daha da arttırılması ve bizim de bisikleti günlük hayatımız içine dahil edebilmemiz.

Bu otobüsler dışında İETT’nin diğer toplu taşıma araçları da aşağıdaki saat ve koşullarda kullanılabiliyor.

  • Normal Otobüsler: 10.00-16.00 ve 22.00-06.00 saatleri arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Metrobüsle: 10.00-16.00 ve 22.00-06.00 arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Metro ve Tramvay: 06.00-07.00, 09.00-16.00 ve 20.00-00.00 arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Tünel: 07.00-22.45 arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Şehir Hatları: 06.00-00.00 arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Deniz Otobüsü: 07.00-21.00 arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Dentur – Turyol: 06.00-01.00 arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Araba Vapuru-Hızlı Feribot: 07.00-22.30 saatleri arasında ek bir ücret ödemeden seyahat edilebilir.
  • Mavi Marmara: 07.00-01.00 saatleri arasında 1 ek bilet ücreti karşılığında seyahat edilebilir.

Tüm bunların yanı sıra katlanır bisikletinizle günün istediğiniz vaktinde, istediğiniz ulaşım aracıyla sorunsuz seyahat edebilirsiniz. Bu hizmetin sağlanmasında görev alan Bisikletli Ulaşım Platformu‘na da ayrıca teşekkür ederiz. İETT’nin sitesinden bisikletle yolculuk başlığı altında güncel bilgilendirmeyi de takip edebilirsiniz. Keyifli sürüşler 🙂

Yeni Nesil Fit Uygulaması ID Match – Burkay Günay

Mağaza müdürü Burkay Günay’ın, tüm ayrıntılarıyla anlattığı yeni nesil fit uygulaması ID Match’i sizin için Sedona Concept Yeniköy mağazasında denedik.

Antrenman Planının Önemi

Kimimiz için yıllardır içinde olduğu bir spor dalı, kimilerimiz için bir uğraş ya da egzersiz biçimi, bisiklet. Merdivenleri rahat nefes çıkması, vücudunun şekillenmesi, yediklerine dikkat etmeye başlaması ve geceleri iyi uyku çekmesiyle başlayan bu serüven performans kaygısına dek ulaşıyor.

Bu performans kaygısının sizi nereye götüreceğine siz karar vereceksiniz. Fakat bisiklet, bir hayat disiplini ve yol arkadaşı hâline gelmişken daha iyinin arzusu artar. Strava başta olmak üzere, bisikletçilerin sosyal medyası üzerinde kendini ve diğer sürenleri takibe başlamasıyla mücadele ve kıyas durumları oluşur. Grup halinde sürdüğünüz kişiler kendinizi sınamanızda fayda sağlar. Nihayetinde geçen zamanla kendinizdeki artık geri dönülemez değişimin farkına varırsınız. Profesyonel ya da öyle olmaya çalışan, bu işe hayatını adayan insanların verdiği ilhamla, orada burada duyduklarınızla yarışlara katılmaya karar verirsiniz.

Yarışlar, evet! Peki kafalarına estikçe süren ve belli bir plan dahilinde “antrenman” yapmayan biri ne kadar başarılı olabilir, olsa da bunu ne kadar süre boyunca istikrarlı biçimde devam ettirebilir. İşte burada antrenman bilimi devreye giriyor.

Yalnız yarışlara katılmak değil, bu uğraşısında ilerleme kaydetmek, daha doğrusu sağlıklı biçimde ilerleme kaydetmek isteyen bisikletçimiz ne yapmalı?

Kendini antrenman biliminin serin; terletmez ve üşütmez kollarına bırakmalı.

Öncelikle asıl hedefinize yönelik uzun süreli, yıllık, aylık, haftalık ve günlük gerçekçi hedefler koymalısınız. Özelden genişe değil, genişten özele olmalı. Bu günlük (birim) antrenmanlarınızı yaparken amacınızı unutmamanızı ve ona daha sıkı sarılmanızı sağlar. Bunlar işin ağır teorik kısmı. Fakat amatör profesyonel sporcularımızın ya da ilerleme kaydetmek isteyen sürücülerimizin gözden kaçırdığı gerçek şu ki yalnız bisiklet üzerinde geçirdiğiniz vakitler daha iyi sonuçlar için yeterli değildir.

Temelde üç antrenman dönemi vardır. Bunlar; hazırlık, müsabaka ve geçiş dönemidir. Yarış hedeflerinizi koydunuz, hazırlık döneminde kuvvet, denge ve esneklik antrenmanlarına ağırlık verdiniz. Bu şekilde gelecek sezon için vücut direncinizi arttırdınız. Sezon içine ise bunları serpiştirerek, yoğunluğu çeşitli bisiklet antrenmanlarına vererek devam ettiniz ve iyi bir sezon sonrası bir sonraki sezon öncesi geçiş dönemine geldiniz. Gözden kaçan ve belki de en önemlisi olan dönem budur. Bu dönemde sporcu muayeneleri yapılır. Gözünüzde hiiiç büyütmeye gerek yok, rutin sağlık kontrolleri fakat bir sporcuya yönelik bunların daha özenle yapılanı. Kontroller sonrası saptanan sorunların -örneğin sıklıkla karşılaşılan diz, bel ve el ve bilek sorunları- giderilmesine yönelik çalışmalara geçiş ve hazırlık döneminde yer verilir. Bu şekilde sezon içinde çok daha iyi bir performans alacak ve sezon sonunda çok daha iyi hissediyor olacaksınız. Bunların yanı sıra hazırlık döneminde farklı spor branşları ile ilgilenerek bedenen ve ruhen yorgun düşmüş sizi ayağa kaldıracak, sezon içinde bisikleti özlemiş ve ona daha istekle biniyor olacaksınız. Kış sporları, yüzme, koşu, pilates ve yoga gibi sporlarla ya da size özgü olan herhangi bir branşla o dönemi geçirebilirsiniz. Burada önemli olan tek bir branşı sürekli yapıyor olmak değil, azar azar hepsine eğilmek. Bu şekilde farklı şekilde çalışmayı öğrenen vücudunuzun tepkileri, sıklıkla çalışan kas grupları da değişecek. Örneğin, bir yol bisikletçisi için kışın dağ bisikleti kullanımı reflekslerini geliştirecek, teknik çalışmalarla pek kullanmadığı kas gruplarını da kullanacak diğer yol bisikletçilerini önüne geçecektir.

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda yarışa yönelik aşırı yüklenmeler, bilinçsiz yapılan antrenmanlar, belli bir ivmeyi gözetmeden performansta sergilenen ani iniş çıkışlar sağlık sorunları doğurur. Peki, spora sağlıklı olmak ya da iyi hissetmek için başlayan siz, şimdi nasıl hisseder?

Unutmayın, bir şeyi arttırmak için önce muhafaza etmeyi öğrenmeliyiz. Sağlıkla 🙂

Ne Demek Üşüyorum!

Bu yazıyı ekim ayı sonlarına doğru yazmayı düşünüyordum fakat kışlık ekipmanları kullanıp aksettirmek istediğim tecrübelerimi bir miktar daha biriktirip ocak ayı içerisinde sizinle paylaşmanın daha uygun olacağını düşündüm. Hadi iyisiniz.

Ekim sonu gibi yüze çarpan rüzgarın şiddeti, azalan hava sıcaklığıyla birleşince kısa kollu bisiklet formasının dönemsel misyonu da tamamlanmış oluyor.
Soğuk havalarda nasıl giyinmemiz, hangi ekipmanı seçmemiz gerektiği konusuna geçmeden önce bazı temel hususlara değinmem gerekiyor.

“Üşümemek için giydiğin 6 kat seni soğuktan korumaz Alo 182 ile iç hastalıklarına önden randevu alır.”

Üzerimizdeki kıyafetin hem nefes alması hem de teri vücudumuzda tutmayıp üst katmana aktarması gerekir. Bunun için de termal içlik kullanmalıyız, çok fazla çeşit söz konusu evet fakat dikkat edilmesi gereken husus; bisiklet sporu için üretilen termal içliklerin diğer branşlar için üretilenlerden farklı teknik özelliklere sahip olması. Kayak bölümünden alacağınız termal içlik ile Ghost Rider gibi yanarak yol alırsınız. Sınırlı bütçeler için yerli üreticimiz Exuma’da güzel seçenekler mevcut, aynı şekilde Decathlon’u da bütçe dostu gruba ekleyebiliriz. Bütçe sorunu olmayanlar için Mavic, POC, Castelli, Santini, Specialized gibi markaların da profesyonel çözümleri mevcut.

Mavic Termal
Mavic Ride Long Sleeves Tee-75€ https://shop.mavic.com/en-be/wind-ride-long-sleeves-tee-d7098.html

Modelliği ile mesleğime olan sevgimi tüketen Serkan’ın üzerinde Mavic’in göğüs kısmı rüzgar kesme (windstopper) özelliğine sahip, termal, uzun kollu içliğini görüyoruz. Esnek yapısı ile üst bedeni tam manasıyla sarıyor, göğüs kısmındaki windstopper ise işini oldukça iyi yapıyor. Diğer alternatif Decathlon’un bisiklet bölümünde bulabileceğiniz termal içlik. Kalitesini Mavic ile kıyaslayamam fakat 10 derece sıcaklığa kadar fiyatının hakkını verdiğini söyleyebilirim.

POC AVIP Softshell Jacket
POC AVIP Softshell Jacket 300€ http://www.pocsports.com/eu/cycling-apparel/avip-collection/

POC AVIP Softshell Jacket 2
POC AVIP Softshell Jacket 300€ http://www.pocsports.com/eu/cycling-apparel/avip-collection/

Termalın üstünden yine windstopper ve yağmur geçirmez özelliğe sahip bir softshell ceket giymeniz faydanıza olacaktır. Fotoğrafını gördüğünüz POC’tan alabileceğinizin en iyilerinden iki tane alıp temiz kullanıp 5 yıl sonra geri iade edip paranızın %50’sini geri alabiliyorsunuz. Yazarken ben bile inanmadım. Mavic termal içlik POC softshell ikilisi 0-10 derece arasında Serkan’ın soğuktan akıl sağlığını yitirmesine birçok kez mani oldu.

Tayt kısmı en kolayı, yine yeşillere kıyıp Mavic, POC gibi markalardan ürün tercih edebileceğimiz gibi yerli markamız olan Exuma’dan alışveriş yapıp paramızın büyük bir kısmını cebimizde tutabiliriz. Aslında konu markadan ziyade doğru ürünü almak; tayt için de en önemli konu yine windstopper özelliği olan termal ürünler tercih etmekten geçiyor. Fotoğrafta görünen Mavic askılı tayt düzgün kullanım ile uzun yıllar size hizmet edebilir, fiyatından ötürü sezon haricinde yurt dışı sitelerde indirim kovalamakta fayda var. Yerli üreticimiz Exuma bütçe dostu ürünleri ile yine gönlümüzü fethediyor, bir bakmakta fayda var. Exuma kalp ben.

Shimano Asphalt H2O
Shimano Asphalt H2O 40€

Shimano Asphalt H2O
Shimano Asphalt H2O 40€

Kişiden kişiye değişmekle beraber vücudumda ilk önce ayaklarım üşür, bu bilgiyi de niye paylaştım bilmiyorum. Kilitli pedal ile kullanacağınız ayakkabınız direk kışlık olabileceği gibi, benim gibi üzerine kışlık ayakkabı kılıfı alıp hem sıcak kalmasını sağlamış hem de yağmurdan korumuş olursunuz. Ayakkabım daha önce incelemesini yaptığımız Shimano RP5, kılıf ise yine Shimano’nun Asphalt H2O serisinin yağmura karşı dayanıklı ve içi polarlı modeli.

Ellerimizi soğuktan koruma konusunda son derece yetenekli olan polar kışlık bisiklet eldivenlerini oldum olası sevemediğimden tercihimi ince profilli B’TWIN 500 dağ bisikleti eldiveninden yana kullandım. Hava sıcaklığı 5 derecenin altına düştüğü zamanlar ellerim üşüyor ama en azından bisikleti kalın profilli fırın eldiveni türevleriyle kullanmıyor, vites ve fren kollarına daha hakim olabiliyorum.

BuffMask
Boyun ve kafa kısmını tabii ki atlamıyoruz. Boyun için Buff tercih eden Serkan’ın yerine Decathlon’dan alacağınız yüz maskesi ile siz de Scorpion olabilirsiniz. Boyunluğunuz ile aynı zamanda yüzünüzü de kapatmak istiyorsanız, boyunluğunuzun yüksek efor sarf ettiğinizde nefes alışverişinizi engellemeyecek bir malzemeden ve gerektiğinde hızlıca yüzünüzden çıkartılabilecek bir yapıda olması faydanıza olacaktır. Her malzeme aynı işi görüyor mantığıyla seçim yaparsak, vücut ısınız yükseldiğinde nefes alıp vermek çok zor olacak ve performansınızı olumsuz etkileyecektir.

Bol hava girişine sahip kaskınız yazın işini güzel yapar fakat kışın o soğuğu kafanıza verdiği zaman konfor düzeyiniz aşağı doğru seyreder. İmdadımıza yetişen polar kask altı bereler ile bu sorunu basitçe halledebiliriz. Tercihim, Santini kask altı kışlık bere. Kulakları örten formu ve polarlı iç yapısı ile oldukça konforlu, ayrıca kaskın kafanıza daha düzgün oturmasını sağlıyor.

Son olarak, toparlayacak olursam soğuk havalarda gerekli konfor tedbirlerini almanız ve doğru ekipmanı kullanmanız ile bisiklete binmek işkence haline gelmez. Mayıstan ekime kadar bisiklete binmek yerine bunu 365.5 güne yaymak bizim elimizde.

Rejenerasyon

Hayatım boyunca yazmaya değer iyi yada kötü bir anım olmamıştı; ta ki bisiklet ile tanışıncaya kadar.

FatihAcar2

Çocukluktan gelen bir merak yada heves değildi benim bisiklet ile tanışmam. Yoğun bir tempoda çalışırken bazı şeylerin sıradan bir hâl alması ve İstanbul’un kalabalığından sıkılmış olmam, beni iyice yormaya başlamıştı. Kendime yararlı ne yapabilirim diye düşünürken , televizyonda bisiklet yarışına denk gelmiştim. İlk dakikalarda çok sıkıcı ve yorucu görünüyordu ama zaman ilerledikçe içimde farklı bir duygu oluşmaya başladı ve neden bisiklet olmasın ki dedim. Hem spor yapmış olacaktım hem de hayatın sıradanlığından kurtulmuş olacaktım. Böylelikle geçtiğimiz yılın bahar mevsiminde ilk bisikletimi almış oldum.

İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız, kendinizi özgür hissetmeniz pek mümkün olmuyor. Ben bu özgürlüğü bisiklet ile bulmuştum. Artık hayat benim için daha keyifli bir hâl almıştı. Sabahları, eskiden olduğu gibi yorgun değil daha dinç uyanmaya başladım. Erken kalkıp, bir saat bisiklete bindikten sonra işe gitmeyi alışkanlık edinmiştim.

FatihAcar1

Sıcak bir temmuz sabahı her zaman yaptığım gibi erken kalkmış ve yola koyulmuştum. Bisiklet üzerindeyken etrafta kimsenin olmaması sürüşümü daha da keyifli hale getirmişti ki bu çok uzun sürmedi. Evden çıkalı 10 dakika olmamasına rağmen iki hafriyat kamyonunun sıkıştırması ve birinin çarpması sonucu yere yığıldım. Yerde yarı baygın yatarken tüm yaşananları saniyeler içinde tekrar yaşadım. Sağ tarafımda dayanılamayacak bir acı vardı. Yanıma gelen arkadaşım iyi misin diye sordu ama ben sadece bilmiyorum diyebildim.

Gözümü açtığımda yanıma gelen doktor durumu anlattı. Omuzumun yerinden çıktığını, ameliyat olmam gerektiğini söyleyince durumun ciddiyetini daha iyi anladım. Ertesi gün ameliyata alındım, omuzum yerine oturtuldu ve platin takıldı. Bu aşamadan sonra benim için korku filmi başlamıştı. Vücudumun platini kabul etmemesi üzerine 3 ayrı ameliyat daha oldum, devamında gelen fizik tedavi seansları acımı sürekli dağlamıştı.

İstanbul gibi bir şehirde en ufak bir dikkatsizlik sizi bu yaşamdan alıp götürebilir ve arkada gözü yaşlı insanlar bırakabilir ama ben o kadar da şanssız değilmişim yada alacak nefesim varmış ki hala hayattayım. Bu yaşadığım kaza başta sağlığım olmak üzere benden bir çok şey götürdü. Kaza yapalı üç ay oldu ve hala tedavi gördüğüm halde kolum eskisi haline gelmedi ve gelemeyecek. Evet bisikleti çok seviyorum, bu dünya üzerinde kendimi özgür hissettiğim tek gerçek; ama bundan sonra içimde hep bir korku, bir tedirginlik olacağı da muhakkak.

Trafikteki Haklarımız ve Biz!

Malum ülkemiz şartları, küçük Avrupa ülkeleriyle bile kıyaslandığında, bisiklet sporu için çok da ümit verici değil. Avrupa’nın küçük popülasyonlu ülkelerinde bile bisiklete, bisikletliye verilen önem bizden oldukça ileride. Bisiklet yollarımız yavaş yavaş büyüyor fakat işin hızlanması lazım. Bisiklet yollarında mangal yakmak, araba park etmek, tüm dünyaya kulaklarını tıkayarak yürüyüş yapmak serbest olursa akabinde oluşacak kazalarında tek müsebbibi biz oluyoruz. Bisiklet yolu olmayan araç yollarında, sağ şerit kanunen bisikletlilerle paylaşılmalı fakat bundan kimsenin haberi yok olsa da kaale alan yok.

Peki trafikte seyir halindeyken hangi haklara sahibiz ve uymamız gereken kurallar neler?

Trafik içerisinde bir belgeye ihtiyacımız yok yalnız aşağıdaki madde de belirtildiği gibi yaş sınırı bulunur.

BEŞİNCİ KISIM

Sürü Belgeleri ve Sürücü Belgesi alma zorunluluğu:

Madde 37 – Sürücü belgesi almaları zorunlu olmamakla beraber; Bisiklet kullananların 11, motorsuz taşıtları kullananlar ile hayvan sürücülerinin 13 yaşını bitirmiş olmaları, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlıklı bulunmaları zorunludur.

Trafik işaret ve işaretçilerinin olmadığı yollarda yol üstünlüğü yayalar ile bize ait. Belirtmek isterim ki yayaların da bizimle kıyasladığımızda yol üstünlüğü bulunuyor.

Sürücülerin Uyacağı Diğer Kurallar
Dönüşler (Doğrultu Değiştirme)
Madde 102 – Aksine bir işaret yoksa dönüş yaparak doğrultu değiştirecek olan araç sürücüleri;

 Sağa dönüşlerde;
1) Dönüş işareti vermeye,
2) Sağ şeride veya işaretlerde dönüş izni verilen şeride girmeye,
3) Hızını azaltmaya
4) Dönüş sırasında varsa kurallara uygun olarak karşıya geçen yayalara ve bisiklet yolundaki bisikletlilere geçiş hakkı vermeye mecburdurlar.

Gelelim bizim yükümlülüklerimize

Bisiklet, Motorlu Bisiklet, Motorsiklet ve Sürücüleri ile İlgili Kurallar

Madde 136 – Bisiklet, motorlu bisiklet ve motorsiklet sürücülerinin uyacakları kurallar aşağıda gösterilmiştir

A) Bisiklet, motorlu bisiklet ve motosikletlerin;

1) Yaya yollarında sürülmesi,

2) Ayrı bir bisiklet yolu olduğu halde, bisiklet ve motorlu bisikletlerin taşıt yollarında sürülmesi,

3) İkiden fazlasının taşıt yolunun bir şeridinde yan yana sürülmesi,

4) Bunlara sürücü arkasında yeterli oturma yeri olsa bile bir kişiden fazlasının taşınması,

5) Sürücü arkasında yeterli oturma yeri olsa bile bir kişiden fazlasının taşınması

6) Bu araşlarla, diğer araçlar izlenirken, geçilirken, manevra yapılırken, karayolunu kullananların hareketini zorlaştırıcı, tehlike doğurucu davranışlarda bulunulması,

7) İzin alınarak yapılan gösteriler dışında, bu araçlar üzerinde akrobatik hareketler yapılması,

8) Bunların, başka bir araca bağlanarak asılıp tutunarak sürülmesi,

9) Sürülmeleri sırasında; elde bagaj, paket ve benzerlerinin taşınması, bu yönetmeliğin 134 üncü maddesinde kurallara aykırı yük yüklenmesi,

10) Üç tekerlekli ve özel şekilde imal edilmiş motosikletler hariç, bu araçlar üzerine kasa, sandık ve benzerleri yaptırılarak ve karayollarında sürülerek ticari amaçlı yük taşımalarında kullanılması

Yasaktır.

Araçlarda Bulundurulması Gereken Teçhizat ile Bunların Niteliklerini Gösteren Cetvel

Motorsuz Taşıtlar

Far – Beyaz ışık verecek ve 20 metre önü aydınlatabilecek evsafta, önde bir adet lamba olacak.

Fren – Emniyetle durmayı sağlayabilecek; ön ve arka tekerleklere kumanda edecek, birbirinden ayrı iki adet olacak.

İhbar Alet – Normal olarak 30 metreden duyulabilecek ses çıkarabilen zil, korna veya benzeri ses aleti olacak.

Sandık (yük taşıyanlarda bulunan)- Sürücünün rahat ve emniyetle görüşüne ve kullanmasına engel teşkil etmeyecek, genişliği, iki tekerleklilerde 80 cm, üç tekerleklilerde 160 cm’yi geçmeyecektir.

Madde 100 de ise bisikletliler olarak uymamız gereken hız limitleri belirlenmiş; Aksi bir tabela yoksa yerleşim yeri içerisinde maksimum 30 km/s. Otoyollar dışındaki yollarda ise 45 km/s şeklinde belirlenmiştir.

Trafik yönetmeliği içerisindeki haklarımız ve uymamız gereken kuralları elimizden geldiğinde derleyerek mevzuatın içinde kaybolmadan aktarmaya çalıştık. Bu kuralların yanında özellikle yol bisikleti kullanıcıları için küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Tam hızımı almışken denk gelen kırmızı ışık bir çoğumuz için durmayı gerektirmeyen bir engel olabilir fakat burada yayaların karşıdan karşıya geçme hakkını gasp ettiğimizi de hatırlatmak isterim. Ülkemizde iki teker üzerindeki sürücüye olan saygı yok denecek kadar az fakat araç sürücülerini uymadıkları kurallar için tenkit etmeden önce, biz kurallara uyarak duyarlılığımızı arttırmalıyız.

Yurt Dışından Alışveriş için Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Decathlon‘un spor ekipman ve donanımları konusunda ülkedeki boşluğu çok iyi bir şekilde doldurduğu gerçeğini hepimiz kabul ediyoruz. Fakat işin daha üst kısmı, marka çeşitliliği ve ürün yelpazesi için, global markalar ile kıyasladığımızda çok geride olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik bisiklet ve bisiklet ürünleri olarak baktığımızda pasta daha da küçülüyor. Uygun ürünler mevcut fakat kendi bedeninizi bulmanız için kispet giyip güreş tutmanız olası. Resmin diğer tarafında ise Bisiklet Sepeti ve Erdoğanlar gibi lokal bisiklet mağazaları mevcut. Alışverişlerimde listenin başında olan bu mağazalar genel olarak iyiler fakat takdir edersiniz ki ürün çeşitlerinin bir sınırı var ve her ürünü cazip fiyatla bulamayabiliyoruz.

Resmin bir diğer tarafında ise AliExpress mevcut. Leb-i derya ürün çeşidi, Kripton’a ücretsiz kargo, para iadesi ve ücretsiz değişim gibi ne kadar rekabeti arttıran enstrüman varsa hepsini dibine kadar kullanan fazla yaklaştığınızda da ister istemez sizi içine çeken bir kara delik. Hangi kimyasallar ile yıkandığı belli olmayan formaları kısa süreli kullansam da doğru yolu bulmam çok uzun sürmedi. Bu fikrimi değiştiren tekstil mühendisi arkadaşıma da tekrardan teşekkür ediyorum. Ucuza, kilo ile alınan aksesuar mevzusuna girmiyorum zira akıbetlerini kullananlara sorabilirsiniz. Hâl böyle olunca mecburen yüzümüzü Avrupa ve Amerika menşei sitelere çeviriyoruz.

Yurt dışı alışveriş yaptığımız sitelere geçmeden önce genel olarak bazı konuları hatırlatmakta fayda var. Yeni değişen ve yakın zamanda değişmeyeceğinin garantisi olmayan muhteşem vergi mevzuatımız der ki: Alışverişiniz 30€ üzerindeyse %18 vergiye ve yaklaşık 5 TL gümrük sunum vergisine tabi olursunuz. Yani 50€’ya aldığınız ayakkabı kargo ücreti hariç kapınızda size Türk Lirası cinsinden hesaplanmış 9€+5 TL ek vergi çıkaracaktır. Örnek olarak 29€’ya aldığınız ürün için kargo bedeli olarak 5€ verdiğiniz zaman total rakam, sınırı geçiyor fakat vergiye tabi durum oluşmuyor. Bir diğer husus ise gıda, sporcu takviyeleri, ilaç vb. gümrükten geçmiyor. Yılbaşı ve uzun bayram tatilleri ise kargo sürelerini ciddi uzatıyor. Alışveriş yapmadan önce bu zamanlara dikkat etmekte fayda var. Yılbaşına bir hafta kala verdiğim sipariş şubat ortası elime ulaşmıştı. Bayram zamanında da sürelerin uzadığına birçok kez tanık oldum. Ayrıca yapacağınız alışverişleriniz taksitlendirilmiyor. Örneğin 50€’ya forma aldığınızda 5€ kargo, 9€ vergi ve yaklaşık 5 TL gümrük sunum vergisi ödüyorsunuz, bu da kredi kartınızdan tek seferde çekilen 64€+5 TL demek oluyor. Hesabınızı buna göre yaparsanız ekstre geldiğinde sürprizle karşılaşmazsınız. Ayrıca alışverişi daha az riskli hale getirmek için bilinen siteleri tercih etmeniz, sanal kart yada düşük limitli kredi kartı kullanmanız daha sağlıklı olacaktır.

Amazon: Online alışverişin en önemli merkezlerinden Amerika menşei site üzerinden Sigma Stereo arka ışık satın aldım. Sadece bir arka ışık için biraz fantezi bir hareket gibi görünebilir fakat aynı ürün Bike24 üzerinde 22€’ya satılırken Amazon üzerinden 16$’a satın aldım. Avrupa menşei bazı ürünlerin birim fiyatı değişmezken döviz kuru $ olunca fiyat bizim için zaten yaklaşık %15 ucuzlamış oluyor. Bir örnek daha vermem gerekirse Serkan ile aynı zamanda aldığımız Sigma Rox 5 için ben 90$, o ise 90€ (Almanya’dan alındı) ödemişti. New Jersey’de yaşayan aile dostumuza kargolanan ürünü gelirken getirmesi beni vergi prosedüründen kurtarmış ve işi duble kârlı hale getirmişti. Orada yaşayan bir tanıdığınız var ise ürünün ona kargolanması ve gelirken size getirmesi en sağlıklı seçenek fakat burada da ödeme esnasında döviz kuruna, tabiri caizse çarpılmamak lazım. Şöyle ki ödeme ekranında Amazon, ödenecek meblağı sizden iki farklı şekilde talep eder. Birinci seçenekte kendi döviz kurunu verir, örneğin Türkiye’de 1$=3.54 iken Amazon bunu size 3.7’den verip ödenecek tutarı hesaplar. İkinci seçenekte ise aldığınız ürünü birim fiyatıyla ödersiniz, örneğin 90$ olarak ödeme geçilir, burada kendi bankanızın döviz kuru esas alınacağından Amazon’un döviz kuruna çarpılmamış olursunuz.

Bike24: Almanya merkezli site son tercihim olmasına rağmen geniş ürün gamıyla bulunamayan ürünlerin membaı niteliğinde olduğundan seçenekler arasındadır. Aslında indirim oranları ve ürün gamının memnun etmeyeceği zümre yok gibi fakat selam verdiğinizde bile çıkan 22€’luk kargo ücreti hali hazırdaki döviz kuru ile birleşince sizi farklı alternatiflere yönlendiriyor. Site üzerinden yaptığımız Sigma Rox 5 alışverişi sorunsuz şekilde elimize ulaşmıştı.

ChainReaction: 1984 yılında Ballynure Cycles ismiyle kurulan Kuzey İrlanda menşei firmanın, marka konusundaki yelpazesi son derece geniş. 75€ üzeri alışverişlerinizde kargo için ücret almayan firma, altı için 8€ ücret alıyor. Ortalama 15 günde bir yaptığı temizlik ile hem indirimli ürünler satıyor hem de 10€ indirim kuponu verip işi sizin için daha da kârlı hale getiriyor. Forma, gidon, ayakkabı kılıfı gibi farklı türdeki alışverişlerim sorunsuz şekilde elime ulaştı. İncelemesini yaptığımız, Met StradivariusGiro Savant ve birkaç formayı buradan satın aldım. Site üzerinden ülke ve döviz kuru seçimini yaptıktan sonra ürünlerin fiyatlarından yerel vergiler düşüyor ve sadece Türkiye’deki vergiyi ödemiş oluyorsunuz.

EvansCycles: Bazı Specialized ürünlerini ciddi indirimli alabileceğiniz bir site. Airnet‘i bu site üzerinden aldım. Site Specialized ürünlerini Türkiye’ye yollamadığı için %50 indirimli olan kaskı Almanya’da bir arkadaşıma gönderip gelirken getirmesini istedim. Hızlı kargo ile cuma verdiğim sipariş salı günü Almanya’da teslim edildi. Bu haliyle toplam maliyeti Türkiye’deki liste fiyatından %50 daha ucuzdu.

Wiggle: Önceleri Butler Cycles adı altında 1920’lere kadar uzanan firma İngiltere’nin Portsmouth şehrinde faaliyet göstermektedir. Ürün gamı ChainReaction’a göre biraz daha sınırlı fakat genel olarak fiyatları Avrupa menşei online mağazalar arasında açık ara en iyisi. Bol indirimli ürünleri ana sayfalarından eksik olmayan Wiggle, 60€’ya denk gelen ürünler için kargo ücreti almıyor. Altında kalan tutarlarda ise 5€’ya takipsiz, 19€’ya da takipli kargo seçeneği sunuyor. Türkiye’den yapılan alımlar için vergi durumu ChainReaction ile aynı şekilde işliyor. Başta incelemesini yaptığımız Shimano RP5 olmak üzere yaptığım diğer alışverişlerim de sorunsuz olarak elime ulaştı fakat nedenini tam olarak anlayamadığım şekilde aldığım ürünler bazen ışık hızında bazen de yokuşları çıkış hızımda geliyor. Son alışverişimi takipsiz kargoyu seçerek yaptım fakat 40 gün sonunda gelen giden olmayınca kısa süren mail trafiği ile ücret iadesi aldım. Ne olursa olsun bir ürün almak istediğimde ilk açtığım web sitesidir. Site üzerinde yaptığınız ilk alışverişten itibaren toplam alışverişleriniz 100£’i ulaştığında altın üye olup %5 ekstra, 500£’e ulaştığında ise %12 ekstra indirim alıyorsunuz. Bu indirim oranları belirli ürünlerde ve ilk alışverişinizden itibaren 1 yıl süre ile geçerli oluyor.

Mosso 735 TCA 105 ve Bike Fit

2016 yılında aldığım 105 5800 grupsetli Mosso bisikletim ile sürüşlerim son zamanlarda keyifsiz bir hal almaya başlamıştı. Sürüş pozisyonumdan kaynaklandığını düşündüğüm sorun için Çağrı’dan Bike Fit randevusu aldım. Daha önce çektiğimiz Bike Fit videosu sayesinde bu uygulamanın hangi süreçleri içerdiğini biliyordum fakat bu sefer kameranın önüne Serkan’ın yerine ben geçecektim.
Öncelikle bisikletim ve Bike Fit ile alakalı birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. Kendinize özel bir kadro ürettirmediyseniz, stok bir bisiklet aldıysanız ve bisiklet üzerinde uzun yıllar sorunsuz sürüş yapmak gibi bir düşünceniz var ise Bike Fit yaptırmanız sizin yararınıza olacaktır. Neden mi?
Bisikletimden yola çıkarsak; üzerinde 53-39 175mm’lik aynakol ve 11-28 ruble mevcut. Peki bu oranlar gerekli mi? Tabii ki, hayır. Üreticiler farklı fiyat segmentinde rekabet edebilmek için fiyat avantajını korumak adına grupset parçalarını alakasız oranlarda temin etme durumuna gidebiliyorlar. Zira özelliklerini yazdığım modelin 3500TL fiyat etiketine sahip olması pek de mümkün değil. Daha çok tercih edilen 50-34 170 ve 172,5 modelleri kullanıldığında fiyatın yukarı eğilimi olacak, bu da markanın rekabet gücünü azaltacak. Mosso 735 TCA 105 ve Bike Fit
Mosso 735 TCA 105 ve Bike Fit
Peki 42cm’lik gidon benim gibi omuzları çok geniş olmayan biri için ne kadar uygun? Uygun olmadığını fotoğraftaki açıdan görebiliyoruz. Bu sorunu çözmek için aceleci davranıp fiyatının da avantajı ile 40cm’lik Ritchey WCS gidonu almış bulundum. Temel olarak fikir vermesi açısından; kollarınız omuz hizasından ne kadar fazla dışarı doğru açılırsa rüzgarın bizi yavaşlatma etkisi o kadar fazla oluyor. Gidon uzunluğunun fazla kısalması bisiklet hakimiyetine olumsuz etki edeceğinden ince bir sınırı olduğunu ve bunu sizin sürüş karakteriniz ve fizyolojinizin belirleyeceğini de ayrıca belirteyim.
Mosso 735 TCA 105 ve Bike Fit
Son zamanlarda sürüş esnasında öne doğru fazla eğilmem uzun gidon boğazı kullandığım hissine kapılmama sebep olmuştu. Aklıma kısa gidon boğazı temin edip sorunu hemen çözmek gelse de Çağrı’nın farklı bir seçenek sunma ihtimalinden ötürü en azından bu konuda acele etmeyip Bike Fit seansını bekledim. Kısa gidon boğazı ile alakalı düşüncemi ilettiğimde Çağrı’nın verdiği yanıt ‘’Gidon boğazını kısaltmak boyun ve omuzlara binen yükü arttıracağından ve gidon hakimiyetini azaltacağından ötürü çok tavsiye edilebilecek bir çözüm olmaz.’’ oldu. Bisikletin üzerinde gelen 10cm’liğin yerine Wiggle’da sürekli sepetimde duran 6cm Ritchey WCS gidon boğazının siparişini vermemiş olmama oldukça sevindim.
Mosso 735 TCA 105 ve Bike Fit
Gidonun komple değişimi ve açısının tekrar ayarlanmasından sonra kal ayarı ve sele ayarı yapıldı. Diğer ayarlamalar ve gerekli fizyolojik kontrollerin de yapıldığı süreç 2 saate yakın sürdü.
Değişen ve açısı ayarlanan yeni gidon ile sürüş konforum oldukça güzel bir hal aldı. 1 saati aşan sürüşlerde öne doğru gereksiz eğilme hissinden dolayı kenarlarından tuttuğum gidonun yerine artık sadece fren kollarından tutabiliyordum. Zaten rahat olduğunu düşündüğüm selenin açısı ayarlandı fakat bu noktada bir fark hissedemedim. Kal ayarı ile dışarı doğru çeviriyormuş hissine kapıldığım pedalları daha düzgün çevirdiğimi hisseder hale geldim.
Sonuç olarak stok bir bisiklet alıyorsanız bunu kendinize uygun hale getirmeniz sürüş sağlığınız açısından çok faydalı olacaktır. Gerekli alakayı gösteren Çağrı’ya da bilahare teşekkür ederim.

Hangi Lastiği Seçmeliyiz?

 

Bisiklet lastiği tercih ederken hangi kriterlere dikkat etmemiz gerektiğini Çağrı Terzioğlu ile konuştuk.

Bisiklet Jantı Nasıl Seçilir? How to choose bike wheelset? [ENG SUB]

Bisiklet jantı seçerken dikkat etmemiz gereken hususları Çağrı ile konuştuk.

0:40 Bisiklet jantı sürüşümüzü nasıl etkiler?
1:22 Bisiklet jantlarında kullanılan materyaller nelerdir?
2:20 Jant seçerken nelere dikkat etmemiz gerekir?
3:50 Jant profili nedir ve sürüşümüzü nasıl etkiler?
5:50 Jant ağırlığı bizim için önemli mi?
7:24 Akort ayarı hangi sıklıkla yapılmalı?

 

Üç Markanın Yol Bisikleti Groupset Ağırlık Karşılaştırması

Üç büyük üreticinin yol bisikletleri için ürettiği groupset ağırlıklarını aşağıdaki tablo yardımı ile kıyaslayabilirsiniz.

karsilastirma-tablosu
Shimano Campagnolo Sram

 

 

 

Aktif Pedal ile Fit Olduk

Neden Bike Fit yaptırmalıyız sorusunun cevabı ve fazlası videoda.

Şehir Bisikletinden Yol Bisikletine Geçiş Süreci

İki bisiklet türü ile alakalı tecrübelerimi aktarırken birşeyleri daha yalın anlatmanın okuyanların konuyu daha iyi anlaması açısından faydalı olacağını düşünüyorum.
Tercih yapmadan once ihtiyacı belirlemenin ne kadar önemli olduğunu sanırım artık hepimiz biliyoruz o açıdan önce ihtiyacımızı belirleyelim.

sedona-gusto
Sedona Gusto Lady 1835TL http://www.aslibisiklet.com

Şehir bisikleti günlük ulaşım ihtiyaçlarımızı konforlu şekilde karşılamak için yol bisikletine göre nispeten daha dik oturuş pozisyonu sağlayan kadro geometrisine, geniş sele yüzeyine, rampalarda daha az yoran aynakol ve arka ruble oranlarına sahiptir.

merida-scultura-superlight-ltd
Merida Scultura Superlight Ltd 37.830TL http://www.aslibisiklet.com

Yol bisikleti ise konfor konusunda neredeyse birşey vaad etmediği gibi acının ızdırabın şekil bulmuş halidir. Air France Concorde’un tasarımını andıran sele sizce ne kadar konforlu olabilir?

Sabit maşa, 700×23 lastikler; tek seansta böbrek taşı düşürme garantili yollarımızla birleştiğinde hicran göz yaşlarının vakti gelmiş demektir. İki bisiklet türü arasındaki farkın bence en keskin olduğu nokta birinin performansı diğerinin nispi konforu vaad etmesidir. Bisikletler üzerindeki komponentlere bakıldığında üreticiler şehir bisikletleri için genelde dağ yada yol/dağ bisikleti komponentlerinin karışımlarını kullanıyorlar ve kullandığım süre zarfında işin en sevmediğim kısmıydı bu çünkü web sitelerinde bisiklet komponentleri genelde dağ ve yol bisikleti şeklinde kategorize ediliyor ve istediğiniz ürünü bir başlık altında bulamıyorsunuz.

Merida Scultura Superlight Ltd Sele

Sedona Gusto Lady Sele

İçinde yol bisikleti geçen muhabbetilerin ilk cümlesi içerisinde muhakkak performans kelimesi geçer ve hep abartıldığını düşünürdüm yol bisikleti kullanmaya başladıktan sonra ise yeterince abartılmadığını bizzat tanık oldum. Duramıyorum, istediğim mesafede yavaşlayamıyorum fren mesafelerim uzadı peki nerede kaldı şehir bisikletimle keyfe keder dolaştığım istediğim gibi süratlenip durabildiğim anlar?

Tekerlek Çağları

Şehir bisikletine göre 5-7kg arasında değişen ağırlık azalışı daha ince lastiklerle birleştiği zaman arkaplanda çalan gerilim müziğinin sesi de yavaşça yükselmeye başlamıştı. Artık daha hızlıydım düz yolda 40km anlık hız otomobil içerisinde birşey ifade etmezken bisiklet üzerinde güzide yollarımızın bitmek bilmeyen kanalizayon kapaklarına eşlik eden sinkaflı küfürlerime sebep olmaktaydı. Hızlanma ise beraberinde durma mesafemin uzaması sorunsalını beraberinde getirmişti.

İlk deneme sürüşlerimde şehir bisikletine nazaran kendimi sınırlanmış hissetmiştim. Fren kollarını bırakarak indiğim yokuşlarda bisikletten inip efendi efendi yürümüşlüğüm oldu yalan yok. Ortada duramayacak olmanın verdiği bir hissiyat vardı ve bisiklete tam manasıyla hakim olmadan erkeklik yapmanın da alemi yoktu. Yoldaki küçük taşların bile artık sorun yaratma ihtimali oluşmuştu kısaca algılar tam açık yola full konsantre bisiklete binme dönemi başlamıştı benim için.

Şehir ve Yol Farkı

Eskisine göre yoldaki stresi daha fazla hissediyordum, daralan gidon açısı ise sıkışık trafikte manevra kabiliyetimi olumsuz etkiliyordu, aynakol ve ruble oranları hızlanma ve yorgunluğa aynı oranda katkı sağlıyordu, konfor kısmına değinmiyorum..

Sedona Gusto Lady Vites

Sram E-Tap

Bisikletin üzerindeki 53-39 Aynakol ilk 500km lik sürüşlerimde göz pınarlarımı kurutmuştu , bisiklete mi biniyorum cross fit mi yapıyorum belli değildi fakat sonrasında o yokuşlar geçilir, düz yolda 40-45km hızlar görülür, apartmanın 4. Katına 8kg lık bisiklet ile durmadan çıkılınca işin keyfi de zirve noktasına varmıştı benim için.

Alışma döneminde yaptığım kısa turlarda varış noktasına ulaşma sürelerimin şehir bisikletine göre azalması spor yaptığımı hissettirir hale gelmişti ve bu durum giydiğim forma, kask, gözlük gibi ekipmanlarla birleşince bisiklet üzerindeki özgüvenim de yukarıya çıkmıştı.
Eskisine göre hafif ve daha hızlı bir bisikletim vardı daha dikkatli olmam gerekiyordu, eskisi gibi esnek kullanamıyordum ama bu durum dahi yol bisikletiyle kurmuş olduğum gönül bağımı etkilemiyordu nihayetinde bisiklet sporuna dair tasarrufum bundan sonra yol bisikleti ile şekillenecekti.